Ankara Barosu, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları nedeniyle İsrail Devlet Başkanı, Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve İsrail ordusunun diğer şüpheli kişileri aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.
BirGün’ün aktardığı habere göre Ankara Barosu, Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla bugün Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde (ABEM) basın açıklaması yaptı. Avukatlar, çocukların öldürülmesini protesto etmek için kollarına “Barışta birleşelim”, “Çocuklar için barış”, “Çocuk umuttur”, “Çocuk yaşamdır” yazdı.
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Hilal Çelik, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Teolojide dünyanın sonunu olarak kabul edilen ‘kıyamet günü’ bugün binlerce çocuk için geldi. Tüm dünyanın gözü önünde insani değerler ve ahlak hiçe sayılarak acımasız bir katliam yaşanıyor. Oysa ki; bundan tam 34 yıl önce 20 Kasım’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi. Her çocuğun hak sahibi, eşsiz ve değerli bir insani olarak tanınması, saygı duyulması ve korunması gerektiği tüm dünyaya deklare edildi ve devletler dünya çocuklarına haklarını sağlama ve koruma konusunda tarihi bir taahhütte bulundular.
Ancak görülüyor ki 21. yüzyıl çocuğun insan onurunun hiçe sayıldığı, yaşam hakkının değersizleştirildiği bir yüzyıl olarak tarihteki kara yerini aldı. Dünya devletleri Gazze’de işlenen savaş suçlarına, katledilen bebek ve çocuklara gözünü kulağını kapattı. Tıpkı yıllardır Afrika’da açlıktan temiz su ve temiz gıdaya, ilaca ve tedaviye erişemediği için ölen binlerce çocuğa gözünü kulağını kapattığı gibi. Tıpkı küreselleşen çocuk emeği sömürüsüne gözünü kulağını kapattığı gibi.
“Uluslararası kuruluşların kınamadan öteye geçemeyen açıklamalarını dinlemek istemiyoruz”
20 Kasım 2023 Dünya Çocuk Hakları Günü’nde dünyanın pek çok yerinde milyonlarca çocuğun hakları ihlal ediliyor. Eşitsizlik ve yoksulluğun yanı sıra doğal afetler ve salgınlarda da en ağır mağduriyetleri çocukların yaşadığını hepimiz biliyoruz. Dünyanın sivil çalışmalarının çözüm üretme çabalarını takip ediyor, destek vermeye çalışıyoruz. Fakat Gazze’de olduğu gibi uluslararası insancıl hukukun temel ilkeleri ve uluslararası sözleşmelere rağmen çocukların ve bebeklerin öldürülmesine sessiz kalınmasını, uluslararası kuruluşların kınamadan öteye geçemeyen açıklamalarını dinlemek istemiyoruz.
Bu nedenle Ankara Barosu olarak İsrail devletinin Gazze’de hastaneleri, mülteci kamplarını, sivil konvoyları ve sivil yerleşim alanlarını kasıtlı olarak hedef alarak 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye saldırılarını sürdürmesi ve sivil halkın hayatta kalabilmesi için gereken temel ihtiyaçlara erişimini engellenmesine sessiz kalmadığımızı, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzacı devletlerinden olan İsrail devletinin hak ihlallerinin acilen raporlanması için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne ve başta İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu olmak üzere bu hak ihlallerinin failleri olarak gördüğümüz İsrail Devlet Başkanı, Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı ve İsrail ordusunun diğer şüpheli kişileri aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurduğumuzu bildiririz.
“Çocukların umudunu savaşa karşı barış çağrısında birleştirmekte kararlıyız”
Tüm dünya devletlerinden de tarafların kim olduğundan bağımsız, çocuklara verdikleri taahhütlere yerine getirmelerini bekliyoruz. Biz, Ankara Barosu avukatları olarak çocuğa yönelik şiddetin sebebine, kimden geldiğine bakılmaksızın mücadele etmeye, çocukların umudunu savaşa karşı barış çağrısında birleştirmekte kararlıyız. Bir kez daha her zaman çocuğun tarafı olduğumuzu kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”
“Bu savaşı durduralım”
Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu ise şunları söyledi:
“Bir çocuğun koluna ismini yazdılar. Yitip giderse kimsesiz ölmeyip bir mezarı olsun diye. Bir çocuk bir umuttur. Savaşın; kadın, genç, yaşlı ve çocuk demeksizin insanlığın umutlarını çalmasına müsaade edemeyiz. Ankara Barosu olarak da buna asla sessiz kalamayız. Bir çocuğun ölümü ile birlikte bu sonu durdurmamız gerektiğinin farkındayız. Çocukların, masumların umudunu savaşa karşı barış çağrısında birleştirmekte kararlıyız. Savaşın vahşetine sessiz kalamayız. Haydi hep beraber haykıralım, bu çağrıya kulak verin; savaşın karşısında dikilelim. Bu vahşetin karşısında önce kollarımızı sonra yüreklerimizi açalım. Haydi bu savaşı durduralım.”